The Cut
Fatih Akın’ın yeni filmi “The Cut”ın ilk gösterimi Venedik Film Festivali’nde yapıldı. Film hakkındaki yorumlar için belki başka bir zaman konuşuruz ancak film sebebiyle son zamanlarda Türkiye’de birçok Fatih Akın röportajı yayınlandı. Fatih Akın’ın “The Cut” filmi ile ilgili yaptığı röportajlarda aslında Hrant Dink için bir film çekmeyi düşündüğünü ancak Hrant Dink’i oynamak konusunda Türkiye’deki oyuncuların isteksiz davrandıklarını (senaryoyu “sert” bulmaları sebebiyle) söylemesi de yüzleşme ve özeleştiri kültürünün bu coğrafyadan hala ne kadar uzak olduğunu ve uzun bir süre de uzak kalacağını gösteriyor malesef.
Bu topraklarda yaşanan bir soykırıma sinema anlamında ciddi anlamda kafa yoran ilk (belki de tek) yönetmenin Almanya’da doğan ve büyüyen biri olması da olayın ayrıca ironik bir yönü. Ortalama bir Türkiyelinin kişisel gündemine “Ermeni meselesi” zaten Tayyip Erdoğan’ın arada bir kullandığı “afedersiniz” sıfatıyla girip çıkıyor, dolayısıyla Hrant Dink’i oynayacak oyuncunun bulunamaması gibi bir atmosferin varlığında şaşılacak bir şey yok, ancak kendisini ortalama Türkiyeliden ayrı tutan herhangi biriyle (“aydın” sanatçılar mesela) de bu meseleyi konuştuğunuzda hala aşağı yukarı aynı tepkileri alıyorsunuz, problemin asıl büyük ve aşılması zor kısmı da burası zaten.
Bu durum, son yıllarda özellikle Türkiye’nin politik atmosferi sebebiyle hemen her gün yurtdışına kaçmaktan (ironi vol.2 belki de Fatih Akın’ın doğup büyüdüğü Almanya'ya, özellikle Berlin’e) bahseden bu orta-üst sınıf genç ve orta yaşlıların da yurtdışından önce belki de kendilerinden kaçmaları gerektiğine işaret ediyor.







