Pınar Du Pre
Pınar Du Pre kimdir?
İsmim Pınar Du Pre ve neo-popart resimler yapıyorum.
Viyana’da doğdum ve büyüdüm ve Künstlerhaus, Wiener Werktstaette’nin bıraktığı yoğun sanat ortamından etkilenerek yetiştim. Çalışmalarında birçok farklı tekniği içinde barındırıyorum. Kendi geliştirdigim teknik de sanal ortamı ‘gerçek hayat’ ile birleştirerek ‘Neo-Popart’ adını verdim.
Art Deco dönemin büyük yaratıcı ressamlarından esinlenmeme rağmen eserlerimi “ilerici ve modern” olarak nitelendiriyorum. Resimlerimde incelikli keşiflerden ilham alıyor ve bunları farklı öykülere bağlıyorum. İnsan figürüne ve insanlığa olan ilgim, insan hayatının kutsallığından, eşsizliğinden ve sanatın bunu fark etme ve gösterme gücünden kaynaklanıyor.
Otodidakt olarak çocukluğumda kendi oyuncak bebeklerini dahi kendim ürettim, 12-13 yaşlarında ilk yağlıboya tablolarını yapmaya başladım. 1994 senesinde daha öğrenci iken keşfettiği özel bir yağlıboya baskı tekniği ile yaptığım ilk nü serimden sonra, 1995 - 2005 seneleri arasında Istanbul hayranlığımı ahşap üzerine yaptığım kubistik soyut yapıtlara aktardım.
İstanbul’a yerleştikten sonra 2008 yılında Türkiye’de ilk kişisel sergimi modern müzik ve eski ustalar arasındaki ilişkiyi kurguladığım ‘Reincarnation of Art’ Serisi ile Lucca Art'da, ‘Devam ettği sürece güzeldi’ Gallery Linart'da gerçekleştirdim. Ardından GAMA, Studio RTI, İlayda Sanat ve Galeri Espas, Linart, Redart ve Avusturya konsolosluğu olmak üzere kişisel ve karma sergilere katıldım.
İsmim Pınar Du Pre ve neo-popart resimler yapıyorum.
Viyana’da doğdum ve büyüdüm ve Künstlerhaus, Wiener Werktstaette’nin bıraktığı yoğun sanat ortamından etkilenerek yetiştim. Çalışmalarında birçok farklı tekniği içinde barındırıyorum. Kendi geliştirdigim teknik de sanal ortamı ‘gerçek hayat’ ile birleştirerek ‘Neo-Popart’ adını verdim.
Art Deco dönemin büyük yaratıcı ressamlarından esinlenmeme rağmen eserlerimi “ilerici ve modern” olarak nitelendiriyorum. Resimlerimde incelikli keşiflerden ilham alıyor ve bunları farklı öykülere bağlıyorum. İnsan figürüne ve insanlığa olan ilgim, insan hayatının kutsallığından, eşsizliğinden ve sanatın bunu fark etme ve gösterme gücünden kaynaklanıyor.
Otodidakt olarak çocukluğumda kendi oyuncak bebeklerini dahi kendim ürettim, 12-13 yaşlarında ilk yağlıboya tablolarını yapmaya başladım. 1994 senesinde daha öğrenci iken keşfettiği özel bir yağlıboya baskı tekniği ile yaptığım ilk nü serimden sonra, 1995 - 2005 seneleri arasında Istanbul hayranlığımı ahşap üzerine yaptığım kubistik soyut yapıtlara aktardım.
İstanbul’a yerleştikten sonra 2008 yılında Türkiye’de ilk kişisel sergimi modern müzik ve eski ustalar arasındaki ilişkiyi kurguladığım ‘Reincarnation of Art’ Serisi ile Lucca Art'da, ‘Devam ettği sürece güzeldi’ Gallery Linart'da gerçekleştirdim. Ardından GAMA, Studio RTI, İlayda Sanat ve Galeri Espas, Linart, Redart ve Avusturya konsolosluğu olmak üzere kişisel ve karma sergilere katıldım.


Pınar Du Pre
Bize ne yaptığını 100 kelimeyle anlatabilir misin?
Gerçekçiliğin temel doğası ile ilgilenen bir insanım. Bana göre; bu gerçeklik hiç de bildiğimiz gibi bir gerçeklik değil. Bilim bile tüm parçaların karıştığı ve bir bütünsellikle birleştiği, kendi içinde bölünmemiş bir evreni göstermektedir.
Fiziksel gerçeğin temel doğası; bize öyle görünse de, farklı nesnelerin toplamı veya toplanması değil, devamlı dinamik değişiklik içinde olan bölünmemiş bir bütün olmasıdır. Bu bulgulardan esinlenerek; sanatsal “iç dünya” ve “dış dünya” benzetmeleri yaratmaktayım.
Resimlerim, günlük hayatımızın dokunulabilir gerçekliğinin, dünyadaki her şey gibi yanıltıcı bir şekilde, sanal olduğunu göstermektedir. Bilimsel bulgular; beyinlerimizin “dış dünyayı” her seferinde plastik gibi şekillendirdiğini ve bize “gerçeklik” olarak öne sürdüğünü göstermektedir. Tekniğim de bu yanılgıyı yansıtmaya çalışıyorum.
Resimlerim, günlük hayatımızın dokunulabilir gerçekliğinin, dünyadaki her şey gibi yanıltıcı bir şekilde, sanal olduğunu göstermektedir. Bilimsel bulgular; beyinlerimizin “dış dünyayı” her seferinde plastik gibi şekillendirdiğini ve bize “gerçeklik” olarak öne sürdüğünü göstermektedir. Tekniğim de bu yanılgıyı yansıtmaya çalışıyorum.
Dijital sanatın sentetik duruşunun üzerine kurguladığım sahneler, tanıdık ama gerçeklikten uzak kareler sunmaktadır. Eserlerimde kullandığım dijital sanatlar, algımızın sanallığını yansıtırken; akrilik, varak ve “epoxy” gibi klasik sanat araçları da, gerçekliğimizin yaratılmış ve dokunulabilir tarafını yansıtmaktadır.






Pınar Du Pre
Bir sanatçı için işinin ve iş yapma şeklinin olmazsa olmazı nedir?
Özgünlük.
Sanatçının toplum içindeki rolü nedir?
Ruhlarımızın gelişimi.
Senin için dönüm noktası?
İçsel gücümü keşfetmek.
Çalışma tarzın zamanla nasıl değişti?
Yavaşladım. Daha inceliklere dikkat etmeye başladım.
En çok keyif aldığın işler neler?
Yaptığım portrelerdeki bakışı yakalamak bana en büyük zevki veriyor.
Çocukluğunun en güçlü anısı?
Anneannemin bahçesindeki soğulcan ve böcekler için yaptığım çamurdan evler. Onlarında yaşacak bir evleri olmasını istiyordum. Zavallı hayvanlara ne eziyet çektirmişim meğersem.
İşlerinde hangi temaları izliyorsun?
Varoluşun mucizesini.
En korkunç tecrüben?
5 senedir kayak yapmamışken kendimi Dolomitlerde bir kar fırtasının ortasında simsiyah bir buzlu pistin başında bulduğum gün. Nasıl tek parça olarak oradan indiğimi hala anlamış değilim.
Anneannemin bahçesindeki soğulcan ve böcekler için yaptığım çamurdan evler. Onlarında yaşacak bir evleri olmasını istiyordum. Zavallı hayvanlara ne eziyet çektirmişim meğersem.
İşlerinde hangi temaları izliyorsun?
Varoluşun mucizesini.
En korkunç tecrüben?
5 senedir kayak yapmamışken kendimi Dolomitlerde bir kar fırtasının ortasında simsiyah bir buzlu pistin başında bulduğum gün. Nasıl tek parça olarak oradan indiğimi hala anlamış değilim.


Pınar Du Pre
Başına gelmiş sana ilham veren bir hatıran?
Uçakta tanıştığım büyükbaba tipinde bir kişi. İnsanlara davranış şekli, kendi içinde merkezlenmişliği, dolu dolu yaşamış ve yüksek bir eğitimden sonra yurt dışına gidip bir çaycı olarak başladığı ve genel müdür olarak bitirdiği hayat hikayesi, neşesi ve taptaze kalmış cocuksu ruhu ile bana en çok ilham veren insan olduğunu herhalde bilmiyordur. O gün bir çok işim ters gitmişti ve aksiliğimin tepe noktasındaydım.. evren tam o gün yanıma bir üstadı yerleştirmişti ve içsel gelişimim nerye gideceğimi netleştirmişti. Umarım bende bu kişi kadar gelişirim bir gün ve umarım 80lerime girmeden olur bu.
En utandığın an?
Onlardan çok var. Bende hafif bir Prosopagnosia – yani facial blindness – yani insan yüzleri tanıyamama bozukluğu var. Belki bu yüzden insan yüzleri ile bu kadar çok ilgilenip ve onları resmediyorum. Ancak 5-10 defa karşılaştıktan sonra yüz hatları kesin yerleşiyor hafızama. Tabiki bunun nasıl utanç verici durumlar ortaya çıkardığını tahmin edebilirsiniz.
Sanatçı olmanın dışında başka meslek dallarıyla ilgilendin mi?
Eskiden reklam/iletişim ve portal tasarımı yapıyordum.
Neden sanat?
Sanat yaratabilmek bana verilmiş bir hediyedir, kullanmamak ayıp olmaz mı?
Sanatçı gözüyle hayata bakmak nasıl bir şey?
Yaşamın mucizesini görebilmek.
İşlerinle ilgili en unutamadığın tepkiler?
İşlerinle ilgili en unutamadığın tepkiler?
Çok iyi bir sanat kritiğinin bana "uzun zamandır gördüğüm en iyi yetenek" demesi.
Pınar Du Pre
Sanatçının yalnızlığı mutlak sonuç mu? Öyleyse bununla nasıl başediyorsun?
Maalesef. Sanatçı olmanın tek olumsuz yanı benim için yanlız olmak. Ögle yemeklerinde bol bol arkadaşlarımla buluşmaya çalışıyorum.
Sanat dünyasında sevmediklerin?
Sanat dünyasında bir şeyi sevmeyecek kadar takık kalmıyorum açıkçası. Ben yanlızca yaptıgım işle ilgileniyorum ve bunu yaparken bu başarıyı yakalamış olmak benim için olabileceğim en güzel yer. Sanat dünyasındaki tartışmalar benim işim değil.
İşinle ilgili sevmediklerin? ve en sevdiğin yanları?
Maalesef. Sanatçı olmanın tek olumsuz yanı benim için yanlız olmak. Ögle yemeklerinde bol bol arkadaşlarımla buluşmaya çalışıyorum.
Sanat dünyasında sevmediklerin?
Sanat dünyasında bir şeyi sevmeyecek kadar takık kalmıyorum açıkçası. Ben yanlızca yaptıgım işle ilgileniyorum ve bunu yaparken bu başarıyı yakalamış olmak benim için olabileceğim en güzel yer. Sanat dünyasındaki tartışmalar benim işim değil.
İşinle ilgili sevmediklerin? ve en sevdiğin yanları?
Gerçekten mi? Nesini sevmiyorum.. ? Verniğin bıraktı zehirli bir koku var, ama onu da artık gaz maskesi takarak çözdüm. İşimin sevilmeyecek bir tarafı yok yani. Herkesin hayalini kurduğu hayatı yaşatıyor bana benim işim. En sevdiğim şeyi yapıyorum ve üstüne üstelik bununla para kazanabiliyorum. Daha ne isterim?
Seni ne kızdırır?
Hayvanlara karşı yapılan eziyet.
Bir süper gücün olsaydı ne olurdu? Neden?
Benim süper gücüm var zaten. Kalp bölgemde bir nükleer santral var onunla hayatımı yönetiyorum. Harika bir şey.
Sevdiğin bir nesne ve neden?
Bahçemizdeki söğüt ağacını çok seviyorum, çünkü onu biz büyüttük.
Sevmediğin bir şey ve nedeni?
Kürk ve kürk giyen insanlar. Umursamazlıkları.
Bahçemizdeki söğüt ağacını çok seviyorum, çünkü onu biz büyüttük.
Sevmediğin bir şey ve nedeni?
Kürk ve kürk giyen insanlar. Umursamazlıkları.
Pınar Du Pre
Kıyaslanmak isteyeceğin sanatçılar?
Bir çok sanatçıyı çok seviyorum ama karşılaştırma ihtiyacını anlamıyorum.
Sana en çok ilham veren yer?
Bir teknenin üstünde, sakin bir koyda, gece vakti, deniz kokusu, dalga sesleri ve milyarlarca yıldız... Her defasında nefesimi kesiyor.
Sana verilmiş en güzel tavsiye?
Hislerini kim olduğun ile karıştırma.
Profesyonel olarak hedeflerin?
Dünya hakimiyeti. Şaka şaka. Değişik ülkelerde sergiler açmak ve değişik kültürlerdeki insanların resimlerime karşı tepkilerini izlemek.
Onsuz yapamam ...
Evcil hayvansız olmam.
Tarzım ...
Neo popart.
Başka sanat formlarını deneyimliyor musun?
Evet, minik heykelcikler yapıyorum şu sıralar.
Hayattaki en önemli amacın?
Sanatçı olarak öyle bir hedefim yok. İnsan olarak kendimi tanımak.
Müzik dersek?
Sert veya karanlık olmayan her türlü müziği dinliyorum. Spor yaparken happy house severim, şu sıralar resim yaparken bossa nova dinliyorum.
Sanatınla ifade etmek istediğin nedir?
Gerçekliğin doğasını sorulamak.
İlham kaynakların?
Paul Davies, Dr. Rupert Sheldrake gibi yazarların kitapları, içsel sorulama.