1 / 13
Jamie McLeod
Londra’nın efsanevi gösteri mekanlarından The Horse Hospital’da sergilenen Anaconda Johnny, fotoğrafçı Jamie McLeod ile Londra’nın en önemli avangart şairlerinden Jeremy Reed’in ortak projesi. Jean Genet ve Arthur Rimbaud’ya ithafen hazırlanan ve devam eden sergi, McLeod’un Türkiye’ye, Türk ırkına, özellikle yağlı güreşçilere olan ilgisi ve fotoğrafları onu daha yakından tanımak istememize vesile oldu.
Merhaba Jamie, fotoğraf çekmeye ne zaman başladın?
13 yaşımda okulumdan edindiğim bir fotoğraf makinesiyle başladı her şey. Yeni Zelandalı en sevdiğim underground grupları ve onları hevesle takip eden insanların fotoğraflarını çekiyordum sürekli olarak. Bu bahsettiğim dönem, pre-grunge ve post punk zamanlarıydı, yani 1979. Biraz antika olduğumun farkındayım, neredeyse yarım yüzyıl yaşında bir antika.
13 yaşımda okulumdan edindiğim bir fotoğraf makinesiyle başladı her şey. Yeni Zelandalı en sevdiğim underground grupları ve onları hevesle takip eden insanların fotoğraflarını çekiyordum sürekli olarak. Bu bahsettiğim dönem, pre-grunge ve post punk zamanlarıydı, yani 1979. Biraz antika olduğumun farkındayım, neredeyse yarım yüzyıl yaşında bir antika.
Kimin/kimlerin işleri sana ilham veriyor?
İlhamımı insanlardan ve hayatın kendisinden alıyorum… Onun dışında kitaplardan, sinemadan ve müzikten besleniyorum. Şuanda Rumi’nin Sufi şiirlerini ve Hassan-I-Sabah ve ona suikast düzenleyenlerle alakalı bir kitap okuyorum. İkisinde de Türkçe referanslar mevcut, çok önemli eserler ve bunları okuyorken bir Türkle, seninle konuşuyor olmak çok acayip! Aynı zamanda David Bowie’nin “Starman” kitabını seviyorum. Bütün bu kitaplar çok zengin ve bana büyük ilham veriyor. Hatta iyi bir hikaye benim için uyuşturucu gibi oluyor. Bütünüyle arındığımı ve hikayenin içinde yaşadığımı hissediyorum.
3 / 13
Jamie McLeod
İşlerinde kırılganlık bir rol taşıyor mu yoksa anlaşılması kolay bir insan mısın?
Hayır, benim işlerim tamamen kırılganlık üzerine. Bu tarafımı göstermekten çekinmiyorum. Kırılganlığını güce de çevirebilirsin. İşini “orada bir yerlere” koymak, sokaklarda çırılçıplak koşmakla aynı. Bütün kişisel işler ruhunun derinliklerini açığa çıkarmak tamamen.
“Ottoman Fight Club” projenin asıl hikayesi nedir?
Ottoman Fight Club serisi Edirne Kırkpınar yağlı güreş festivali için Türkiye’ye beş kere gidip gelmemle ortaya çıktı. Onları kendi alanlarının dışına çıkarıp beyaz bir fonda çekerek güzelliklerini ve güçlerini göstermek istedim. Erkek fiziğinin duyarlılığı, yüzlerindeki gizemi ve gözlerinin arkasındaki saklı sürprizlerle ilgilendim.
Ayrıca etnik kökenlerle de ilgileniyorum, Türkiye’de de mevcut olan klasik arap tipi beni çok etkiliyor. Osmanlı, Asyalı, Kürt, Çingene, Yunanlı, Roman, Yahudi tipleri ve kültürleriyle ilgili tüm zenginliklerini görebileceğiniz yüzleri çok etkileyici. Türkiye de tam da doğu Avrupa, Asya ve Ortadoğu’nun basamak taşı ve Türkler de tüm bu saydığım ırkların karması.
5 / 13
Jamie McLeod
En son okuduğun kitap nedir?
Son okuduğum kitap yukarıda bahsettiğim üç kitap ama bu aralar Jeremy Reed’in “The Dilly” kitabını da zevkle okuyorum. Bu kitap Londra’nın saklı kalmış tarihi, “Picadilly Circus bölgesinin erkek orospularının yaşamı” üzerine. Normalde bir kaç kitabı aynı anda okurum, birini kapatıp diğerini açarım vesaire.. Ama bu huyum muhtemelen bir nevi dikkat bozukluğu rahatsızlığım olması yüzünden.
Bugüne kadar hayattan aldığın en büyük ders nedir?
Hayat sana karşıymış gibi görünse de, inancını ve sevgini kormak adına, asla kendine ve hayallerine inanmayı bırakma. Mucize ve simya her an olabilir.
Seni en çok yansıttığını düşündüğün şey nedir?
Beni en çok kocamın gözleri ve annemin kalbi yansıtıyor.
En sevdiğin ses?
Tek bir ses yok. Kuşların sesi ve dalgaların çarpışma sesi.
Beni en çok kocamın gözleri ve annemin kalbi yansıtıyor.
En sevdiğin ses?
Tek bir ses yok. Kuşların sesi ve dalgaların çarpışma sesi.
Jamie McLeod
Erotizm, gençlik, çürüme, günah ve delilik (ikonik Horse Hospital’I korumak için yardım sergisiyle ilgili) bir röportajında da belirttiğin gibi senin ana meselelerin mi?
Hayır, daha pek çok mesele var işlerimde. O sırada ilk aklıma gelenleri söylemiştim. Kırık kalplerin kaldırımları, yalnızlık, ölüm, günahlardan arınma, sevgi ve kaharmanlara tapınma gibi mevzular da var.
Ben kendim işlerimin neyi temsil ettiklerini anlatabilirim ama asıl enteresan olan başkaları için ne anlam taşıdıkları. Bazen işlerin üzerine çok fazla işaret koymak ve esrarını bozmak o kadar iyi bir şey değil. Jeremy Reed’in şiir kitabını kullandığım o bahsettiğin şovda rastgele seçilmiş imajlar vardı. Geçmişten bugüne portreler, işaretler, yerler. Hepsi zamanda yolculuğu temsil ediyor.
Sence şiir ve fotoğrafın ortak yönleri neler?
Kelimeler bende imajlar uyandırıyor. Ben görsel düşünürüm, Jeremy kelime adamıdır, bird man gibi, kelimelerle sinematik küçük yolculuklara çıkar ve güçlü ve parlak imajinasyonuyla duyguları harekete geçirir.
7 / 13
Sence şiir ve fotoğrafın ortak yönleri neler?
Kelimeler bende imajlar uyandırıyor. Ben görsel düşünürüm, Jeremy kelime adamıdır, bird man gibi, kelimelerle sinematik küçük yolculuklara çıkar ve güçlü ve parlak imajinasyonuyla duyguları harekete geçirir.
8 / 13
9 / 13
Jamie McLeod
When did you begin taking photos?
I started taking photographs at about 13 years old with a camera from my college. I was taking photos of my favorite underground bands from New Zealand and the cult like people who followed them. This was pre-grunge and post punk times from 1979. I know I’m ancient, nearly half a century old actually.
Who or whose work inspires you and why?
I get my inspiration from people and from real life but also from books, cinema and music. I'm reading the Sufi poetry of Rumi and a book on Hassan-I-Sabah and his Assassins right now. They both have Turkish references and importance so it’s rather strange that I am reading these and talking to you. Also I am loving David Bowies "Starman" book. All of these books are rich and inspiring for me and sometimes a good story for me is like a drug. I get completely intoxicated and I feel I could actually be living in the story.
What was the last book you read?
The last book would be the 3 above but I’m enjoying a book called "the Dilly" by Jeremy Reed. That's a book on the secret history of London "Piccadilly circus male prostitution scene". I normally have several books that I read at the same time. I pick one up and put the other one down etc. Its probably because I have a form of attention deficit disorder. 10 / 13
Jamie McLeod
If there is one lesson you have learned so far in life, what would it be?
Never stop believing in yourself and your dreams even when life seems to be against you, to keep the faith and to keep the love burning. And magic and alchemy can actually happen.
In what do you see yourself most reflected?
I see myself most reflected in my husband’s eyes and my mother’s heart.
Does vulnerability play any role in your work or are you a straightforward person?
No, my work is all about vulnerability. I’m not afraid to show my fragility's. You can turn fragility into strengths. Putting work "out there" is like running naked in the streets. Any personal work should expose your very soul.
What is the sound you love the most?
I couldn't say one sound. I like the bird sounds and the waves crashing.
What do poetry and photography have in common?
Words evoke images in me. I’m a visual thinker and Jeremy is a "word-man" like a "bird-man", he makes little cinematic trips with words and the feelings he evokes through his very opulent and vivid imagination.
11 / 13
Words evoke images in me. I’m a visual thinker and Jeremy is a "word-man" like a "bird-man", he makes little cinematic trips with words and the feelings he evokes through his very opulent and vivid imagination.
Jamie McLeod
Tell us about the story behind your “Ottoman Fight Club” project?
The Ottoman Fight Club series was me going to Turkey for about 5 times to the big Kırkpınar festival in Edirne to photograph the wrestlers. I tried to capture them against a plain white wall to capture their strength and beauty outside of the main arena. I’m interested in the sensuality of the male physique and the mystery of the face, and the hidden surprise behind the eyes”. I’m also fascinated by ethnicity and heritage as in Turkey you will find the classic Arabic-type face, Ottoman, Asiatic, Kurdish, Gypsy, Greek, Roman, Jewish and Georgian-type faces – all of which encompass the country’s rich and diverse cultural heritage. And Turkey is the stepping stone between Eastern Europe, Asia and the Middle East so you have a potent mix of all these people.
Are themes such as erotica, youth, decay, sin, and madness (as you mentioned in an interview, related with the photos exhibited to help save the iconic Horse Hospital) your main issue?
No there is many other themes in my work. Those are the first ones that came into my mind. There are many more like the boulevards of broken dreams, loneliness, death, redemption, love, and hero worship. I can articulate what my work represents to me but I find it interesting what it means to others. Sometimes it’s not good to demystify the work by articulating everything and just throw about a few ideas for other people to decide what it means. This show and the book of poetry with Jeremy Reed I used random images from the past to the present, portraits and signs and places to represent a journey in time, like a road trip.